31 Aralık 2015 Perşembe

Keyifliyim ama söylemeye utanıyorum...

31 Aralık sabahına ne güzel uyanmıştım.. 

Kış en sevdiğim mevsimdir. Kışlık kıyafetlere bayılırım. Atkı, şapka, montlar, botlar... Hele bir de kar yağıyorsa deymeyin keyfime... Bütün gün karlarda yuvarlabilirim... Hele soğuk havayı ciğerlerime çekmek inanılmaz bir haz... Dışarı çıkamıyorsam da evden bembeyaz manzarayı izlemek harika! 
Ama bütün bu keyif anlarımı saklamak zorundayım...  bütün bunlardan çünkü utanıyorum.. Söyleyemiyorum... Söylediğim takdirde hemen arkasından boğazım düğümleniyor... Çünkü kimin söylediğini bilmediğim bir söz hemen aklımda beliriyor "üşüyen insanlar için kar hiç de romantik değil" 

Bu sabah da çok güzel bir sabaha uyandım... Kar yağışını izlerken bir yandan kahvaltımı yapıyor bir yandan da Norah Jones dinliyordum... Televizyonu ve telefonu açmaktan korkuyordum... Sadece 1 saat kendime izin verdikten sonra sosyal medyaya göz atmaya başladım... Tam da tahmin ettiğim gibiydi herşey... Kimisi karla ilgili harika şeyler paylaşırken kimileri "of hiç mi kar görmediniz?, üşüyen insanlar ne yapacak?" gibi şeyler paylaşıyorlardı... Tabi ki bu kadar değil... Yılbaşı çatışması var birde... 

Hem aşırı muhafazakar hem de aşırı din karşıtı kişileri bir arada bulunduran bir ailenin üyesi olduğum için iki taraftan da çok fazla tanıdığım var. Bu sene fark her sene olduğundan daha fazla ortadaydı... Bir kısım yılbaşı kutlamalarının sonuçlarının korkunç olduğunu hadislerle vurgulamaya çalışırken diğer kısım "içki de içicem, çam ağacı da süsliycem..." gibi söylemlerle ortalığı kızıştırıyordu... Bütün profilleri kafamda canlandırıyorum... Hepsi sevdiğim, aynı dili konuşan, iyi niyetli olan, aynı memlekette hatta şehirde yaşayan insanlar...

Nasıl bu hale geldik?

Keşke bu sorunun bir yanıtı olsa? Sanırım bir yanıtı varsa da bizi aşıyor....

Ben sıradan biriyim... Şimdi düşünüyorum 2016da sihirli bir değnek mi değecek? Yoksa o sihir bizim kalplerimizde ki vicdan mı?
2015 ya da 2016 çok da umrumda değil... Umrumda olması için bana şu sorunun cevabını vermeniz gerekir " ülkemin doğusunda savaş varken neden batıda yokmuş gibi yaşıyoruz?


9 Aralık 2015 Çarşamba

Aşk Çemberi Sarmış Dört Bir Yanımı!

Çocuğum olmadan önce , anne profillerindeki aşırı aşk söylemlerini komik bulduğumu itiraf etmeliyim. "Gerçek Aşk", "Aşkların En Güzeli", "Aşk Kokulum","Huzur" vs vs..

O zamanlar anne olmadığım için sadece bakıp "yine bir anne kendinden geçmiş, birileri bu kadınlara gerçek aşkın kocalarına olan aşk olduğunu anlatmalı" diye düşünüyordum.. Sonunda ben de anne oldum.. Çocuk sahibi olmak yeniden aşık olmak gibi diyebilirim.. Ama gerçek aşk hangisi acaba diye bir sormak gerek.. Size kısaca açıklayayım;

Sosyal medya sayesinde kime nasıl üstünlük taslayacağını ve gösteriş yapacağını bilemeyen kadın çocuğu olduktan sonra eve kapanmış, saçı başı dağıtmış, kiloları almış ve sosyal hayatından uzaklaşmıştır.. Ama biliyorsunuz ki trend bu değil. Trende uymak için ise eldeki tek malzeme "çocuk"..  E şimdi "ulan evde oturmuş çocuk bakıyorum" yazacak değil ya.. Bu durumda eldeki malzeme olan çocuk allanıp pullanarak "aşkın 50 hali" şeklinde sosyal medyadan paylaşılır..

Sosyal medyada genelde uyuyan çocuk fotoğrafı altına "huzur" yazılır.. Çünkü çocuk uyumuş, çok aşık anne de "oh be! Biran hiç uyumayacak sandım! Öldüm bittim çocuğun peşinde bütün gün.." gibi söylemlerle huzura ermiş ve çocuksuz bir kaç saat sürecek olan huzurun tadını çıkarmaktadır..

Yine çocuğun uyuyan fotoğrafı altına "gerçek aşk " yazılır. Bunun sebebi de çocuk uyumuş ve gerçek aşk olan evdeki kocayla başbaşa vakit geçirebilecektir.

Bir diğeri; 1500 denemeden sonra çocuğun anneye sarılmış bir fotoğrafı çekilebilir. E bu kadar uğraş ancak aşkla yapılabilir ve fotoğrafın altına "gerçek aşk" yazılır.. Yoksa siz ağlayan sızlayan bir fotoğrafın altında böyle bir yazı gördünüz mü?

Diğer bir konu da; şefkat ile aşkın karıştırılması.. Minicik bebeğin tek başına hiçbirşey yapamıyor ve sana muhtac olması annenin duygularını ateşlendiriyor. Akşam o uykuya yatınca: "Kıyamam ya bugün tam 6 kere kaka yaptı ve 5 kere tazyikli kustu.. Neyseki rahatladı ve uyudu yavrucak" şeklinde ki düşünceler anneler tarafından aşk olarak karıştırılabiliyor..

Sonuç: Benim için gerçek aşk çocuğumuz olduktan sonra , çocuk için yaptığım fedakarlıkların farkına varan eşimin, işten geldikten sonra ben 1 saat kafa dinleyeyim diye bana sağladığı rahat.. Yani gerçek aşk bu yola beraber çıktığınız kişidir.. Çocuk ise aşkın meyvesi ya da cilvesi :)